Meme kanseri sistemik bir hastalık olup, günümüzde kronik hastalıklar arasında yer alıp, kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır.
Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. Genetik yapıda çeşitli faktörlerin ve normal yaşlanmanın etkisiyle ortaya çıkan bozukluklar kansere neden olur. Ancak meme kanserlerinin sadece %15- 20’lik kısmı ailesel ve genetik geçişlidir. Hem anne hem baba tarafında, birinci ve ikinci derecede yakınlarında meme kanseri olması önem arz etmektedir. Meme kanserlerinin % 70-80’inde diğer nedenler ve risk faktörleri yer almaktadır.
Kadın cinsiyet ve yaşlanma meme kanseri için en önemli risk faktörleridir. Beyaz ırkta sarı ırka ve siyah ırka göre daha fazla görülür. Siyah ırkta daha agressif meme kanseri tipleri görülür ve prognoz daha kötüdür. 30 yaşından sonra ilk doğumunu yapanlarda,18 yaş öncesinde ilk doğumunu yapanlara göre risk artmaktadır. İlk adetini erken yaşlarda görenler (12 yaş ve altı) veya geç yaşta (16 yaş ve üzeri) görenlerde risk artmaktadır. Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (55 yaş ve üzeri) veya erken yaşta menopoza girme (45 yaş ve altı) meme kanseri riskini arttırmaktadır.
Çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde radyoterapi almış olmak ve yüksek doz radyasyona maruz kalmak riski artırmaktadır. En az bir yıl süreyle emzirmenin koruyucu etkisinin olduğunu ve emzirme süresi arttıkça korunmanın arttığı çalışmalarla desteklenmektedir. Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı meme kanseri gelişim riskini arttırmaktadır.
Uzun boylu kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Menopoz öncesi dönemde aşırı zayıf kadınlarla, menopozdan sonra idealin üzerinde kilosu olan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Menopoz sonrası dönemde aşırı kilolu beden kütle indeksi 30 ve üzeri olanlarda meme kanseri riski %30 artmaktadır.
Menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri gelişimi arasında ilişki mevcuttur. Sebze ağırlıklı beslenmenin ise koruyucu etkisi vardır. Spor yapmama ve sedanter yaşam meme kanseri riskini artırmaktadır. Haftada 1,25-2,5 saat tempolu yürümek meme kanseri riskini %18 oranında azaltmaktadır. Sigara kullanımı tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanseri riskini artırmaktadır. Alkol tüketimi kadınlarda östrojen hormonu düzeylerini arttırdığı için kanser gelişim riskini arttırmaktadır.
Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır. Yüksek sosyoekonomik seviyede meme kanseri görülme sıklığı daha yüksektir. Düşük sosyoekonomik seviyede ise görülme sıklığı daha düşük olmakla birlikte mortalite (ölümcül olma) daha yüksektir. Bazı risk faktörleri kadının kontrolü altındadır. Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı dengeli beslenme, zayıflama veya kiloyu koruma, sigara içmeme, alkol kullanmama, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde riski azaltır ve korur. Stresten uzak durulması ve morali yüksek tutmak hem kansere yakalanmayı önler hem de varsa aksi bir durum tedaviyi olumlu yönde etkileyecektir.
Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.