HAYATIM BİR ROMAN-8
Kendime artık bir hedef belirledim, geceye kadar sattığım tost’un parasını değerlendirmem lazımdı. Bunun için ise kazandığım paramı dövize yatırıyordum. O zamanki Afra Alışveriş Merkezi içinde Özboyacılar Kuyumculuk vardı, kazandığım parayı onlara götürüp o günkü populer para olan Mark’a çeviriyordum.
Ama onlardan önce beklemediğim bir tepkiyle karşılaşmıştım. İlk kez döviz almaya gittiğim de çalışanların “biz az paraya Mark vermiyoruz” demesi üzerine tam iş yerinden tabiri caizse söylenerek çıkarken, arkamdan biri bana seslendi.
“Buyurun, ben yardımcı olayım” diyen kişi oranın sahibi Bilal Özboyacı idi. Bunun üzerine ben de derdimi ona anlattım. Ben de bir hedef belirlediğimi, az veya çok kazandığım parayı dövize çevirmezsem, bu paranın da elimde kalmayacağını ona söyledim. Bu sözler üzerine Bilal Bey, çalışanlarına talimat vererek; “Bu arkadaşın işini göreceksiniz.” dedi. Çalışanlar da paramı dövize çevirdiler. Kendime belirlediğim 50 marklık tost satışı yapıyordum.
İş yerimden tost yaparak çıkıyordum ve küçük kovama toplam 15 tost koyabiliyordum, bunlar ise gittiğim dört kahvehanede hemen bitiyordu.
Bunun üzerine ben de büyük bir kova aldım. Bu kovanın içine 50 çeyrek kaşarlı, 50 çeyrek sucuklu tost koyarak kahvelere gidiyordum. Gittiğim kahvelerde ise bir çay molası vermeyi ihmal etmiyordum.
Kayışıma taktığım fotoğraf makinesini soran olursa, ben de pazar yerlerinde fotoğraf çektiğimi söylüyordum.
Bunun üzerine onlardan da kendilerinin de fotoğraflarımı çekmem yönünde talepler gelmeye başladı. Öncelikle kahvedeki ocakçıları çekmeye başladım, sonra ise kahvedeki müşteriler aldı yerini.
Ben de sigara içmeme rağmen kahvelerde otururken sigara dumanı beni çok fazla rahatsız ediyordu. Sigarayı içiyordum ama bir yandan da acaba ne zaman bırakırım diye düşünüyordum. İş yerini babam sabah namazın da açardı, ben ise saat 07.30 iş yerine gelirdim. Yıl 1993, Ocak’ın 15’i, günlerden Cuma. Aç karnına iki tane sigara içtim, sigaram bitmişti. Bunun üzerine elemanı sigara almaya gönderdim.
O anda bir yaşlı amca vardı iş yerinde, çay içiyordu o da Kadınhan’lı 92 yaşındaki Hidayet amca idi. Berberlik yapıyormuş zamanın da, bana “Bak evladım, ben tam 92 yaşındayım. Sigaram, alkolüm yok dedi. Sen de uzun yaşamak istiyorsan, sigara içme.” dedi. Onun bu sözlerine karşılık ben de elemana aldırdığım son sigara paketini mobilyacı Kenan arkadaşıma vererek sigarayı bıraktım.