AŞK; Bir Kelime, Bin Yüz
16.05.2025 - 0:38

ŞERİFE BOZOĞLAN EKER

ŞERİFE BOZOĞLAN EKER

AŞK; Bir Kelime, Bin Yüz

Ruhun aynası, gönle düşen ateş.  Herkesin dilinde, kalbinde ama kimsenin tam anlamıyla tarif edemediği bir kelime. Şarkılarda, romanlarda, filmlerde, sokakta, bir çayın buğusunda, bir bakışın içinde, yağmurun damlasında, sabahın seherinde, denizin derinlerinde, gökyüzünün mavisinde. Rengi olmayan, kalbi yaralayan. Kimyası sevda olan, sonsuz sandıklarımız.

 Aşk, insanlık tarihinin en çok konuşulan, en çok aranan ama belki de en az anlaşılan hâlidir.

Bilim insanlarına göre beynin kimyasal bir tepkimesidir: dopamin, serotonin ve oksitosin hormonlarının dansı. Psikologlara göre insanın tamamlanma arzusudur; eksik yanını bir başkasında bulma çabası. Issız çölde baha .

Sosyologlara göre ise toplumun şekillendirdiği, rollerle beslenen bir olgudur. Her kültürde aşk vardır, her kültürde başka yaşanır.

Aşk sağlıkla da doğrudan ilgilidir. Kalp atışını hızlandırır, bağışıklık sistemini güçlendirir.  Aynı aşk; karşılık bulmadığında uykusuzluk, depresyon, anksiyete ve hatta fiziksel acı bile getirebilir. Aşk bazen iyileştirir, bazen tüketir.

Toplumda ideal” olarak sunulur. Masallarla başlar, sosyal medyada parlatılır, filmlerle yüceltilir. Oysa aşk, sadece mutluluk değildir. Aşkın içinde keder bekleyiş, özlem vardır. Gerçek aşk bazen bir vuslat değil, bir ayrılıktır. Çoğu zaman yarımdır. Yoksunlukla yoğrulur, imkânsızlıkla derinleşir.

Bireyin iç dünyasını alt üst eder. Kendini yeniden tanır.  Aynada başka bir yüzle karşılaştırır. Büyütür, küçültür, bazan rezil, bazan vezir eder. Hiç kimse âşık olmadan önceki hâliyle kalmaz, değişir.

Aşk bir mucize ama aynı zamanda bir sınavdır. Sabır, cesaret, fedakârlık ister, acıtır, ama yine de vazgeçilmezdir. İnsan olmanın en çıplak, en savunmasız hâlidir.

Herkesin ağzında aşk var. Ama kalpte taşıması, yaşaması cesaret ister. Sadece güzel günlerin değil, karanlık gecelerin de yoldaşıdır. Bir kelimeden fazlası,  yaşam hâlidir.

Aşk bir çiçekse, suyu acıdır. O acıyla güzelleşir.”

Mevlana hz. göre, AŞK; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacak, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…Freud; aşkı, Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası

Aşk bazen varoluş, bazen kayboluştur.  insanı kendine çok yaklaştıran, kalbini aynada en net gösteren duygudur. Aşk sevilmek değil; yürekte izdir. Aşkı hep dışarıda ararız, bir yüzde, sözde, bedende. İçimizde yanmakta olan mumdu.  Biz hep rüzgâra tutarak aradık. Bahar dalında açan ilk çiçek kadar taze, sonbaharda düşen yaprak kadar hüzünlüdür. Belki de aşk, sadece sevmek değil; sevince eksilmeyi göze alabilmektir.

Aşk, vitrinlerde pazarlanan bir süs değil; gözyaşıyla parlatılan bir iç derinliğidir. Belki de asıl mesele, aşık olmayı değil, aşkı yaşamayı bilmektir.

Aşk, gönle düşen ateştir. Isıtmazsa aşk değildir, yakmazsa zaten hiçbir şeydir.

  • Beğen
YORUM YAZIN