Güneş Var, Ama D Vitamini Yok
Yaza adım attığımız şu günlerde, birçok kişinin kan tahlilinde ortak bir eksiklik dikkatimizi çekiyor: D vitamini eksikliği. Oysa biz, dört mevsim güneşi bol bir ülkede yaşıyoruz. Peki ama nasıl oluyor da bu kadar güneşe rağmen D vitamini eksikliği neredeyse herkeste görülüyor?
Güneşin bereketi neden derimize uğramıyor? Güneş bedenlerimize neden ulaşmıyor ?
Güneşi görmek başka, güneşi almak başka?
Güneş bizimle peki ama biz neredeyiz?
Güneşe çıkmak değil, doğru zamanda, doğru bedenle buluşmak önemli. Yoksa D vitamini hala her zaman eksik kalacaktır.
Öncelikle hatırlayalım: D vitamini aslında bir “güneş vitamini”dir. Güneş ışınlarının cilde temas etmesiyle deride sentezlenir. Ancak mesele sadece güneşte kalmak değil, güneşi doğru şekilde alabilmektir. Modern yaşam koşulları bu süreci ciddi biçimde engelliyor. Güneşi pencereden almak ya da güneşlenirken vücudun büyük bölümü yanlış kıyafetlerle örtülü olarak D vitamini üretimini sınırlar. Ayrıca yaz ortasında bile sabah erken ya da akşam geç saatlerde güneşe çıkmak etkisizdir; çünkü D vitamini sentezi için güneşin belli bir açıda ve yoğunlukta olması gerekir — ideal zaman, genellikle 11.00 ile 15.00 arasıdır.
Üstelik mesele sadece güneşe çıkmakla da bitmiyor. Cilt üzerine giydiğimiz sentetik, polyester, naylon, likralı giysiler güneş ışınlarının cilde ulaşmasını engelliyor. Pamuk, keten ya da yün gibi doğal dokular güneşle daha uyumlu olsa da, modern giyim tarzı bu doğal malzemeleri arka plana itti.
Bir diğer engel ise bedenimizin iç dengesi. Karaciğer, böbrek, tiroit ve paratiroit gibi organlar D vitamininin aktifleşmesinde görev alır. Bu sistemlerdeki bozukluklar, yeterince güneş alsak bile D vitaminini etkili biçimde kullanmamızı engeller. Ayrıca tarımı bozulmuş topraklarda yetişen besinlerin yetersizliği, katkı maddeleri ve işlenmiş gıdalar bu süreci daha da zora sokuyor.
Sadece bizde değil Ortadoğu, Afrika ve Körfez ülkelerinde de tablo benzer. Bol güneşe rağmen D vitamini eksikliği çok yaygın. Çünkü güneşe ulaşmak ile güneşi almak arasında ciddi bir fark var. Kültürel kıyafetler, kapalı mekanlarda uzun saatler geçirmek ve ciltle güneş arasına giren katmanlar bu farkı oluşturuyor.
Güneş bizimle… Ama biz hâlâ onun gölgesindeyiz.
Güneşe çık, sentetikten çık, doğala dön- D’ye kavuş! Sloganımız.
