Çocukluk Ülkesi
11.01.2021 - 20:01

N.YILDIZ ERDAL

N.YILDIZ ERDAL

Hepimiz çocuktuk. Küçüktük ufacıktık, top oynadık acıktık. Unutsak da.  Hepimiz, o çocukların büyümüş halleriyiz bugün ya da büyü(ye)memiş halleriyiz. Büyüyememek!

‘Yetişkin olamayan çocuk’ kavramı, bu ruh halini anlatır. Çocukluğunu sağlıklı yaşayamayan kişi asla gerçek bir yetişkin olamaz. Sadece boyu uzar, kasları gelişir, ayakkabı numaraları değişir. Ruhu ise boşlukta asılı kalır. Tam bir yetişkin(birey) gibi davranamaz. Üstelik bir de bakmış kendi çocukları oluvermiş. Bir sayfayı kapatır gibi çocukluğunu kapatır. İçinin derinliklerine gömer. Bir daha hiç aramaz, sormaz o çocuğu. Çocukluğunu kaybeder.

İçinde çocukluk düşü, sevinci, heyecanı kalmayan bir hayat koşusuna başlar. O artık büyük, kocaman sorumlulukları olan ANNE, BABA’dır. Yetişkindir. YETİŞEMESE de. İş, güç, “ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde” algısı onu büsbütün yorgun bir savaşçıya dönüştürmüştür. Nasıl bir ekmektir bu, nasıl bir aslandır o ki hiç sorgulanmaz.

Ekmek ve aslan korkusu bizi adeta esir almıştır.

‘Yorgun savaşçı anne babaların çoğu zaman çocuklarına sabır ve tahammülleri kalmaz. Büyümeleri için adeta çocuklarını zorlar, onlara görünmez bir baskı uygularlar.

Çocukluğunu yaşayamadan büyüyen/büyütülen nice çocuklar vardır.

Çocukluğunu yaşamak iyi koşullarda doğmak, süper okullara gitmek, bağda bahçede,sanayide çalışmamak,bol oyuncağı olmak değildir;sevginin ve iletişimin olduğu bir ailede büyümektir. Ağaçlara tırmanmak,oyun oynamak,anne babasıyla resimler çizmek, boyamaktır.

Ciddiye alınmak, ilgiyle dinlenmektir. Şımartılmamaktır. Başka çocuklarla yarıştırılmamaktır.

Her gün üç yüz, beş yüz soru çözmediğinde kendini yetersiz hissetmemektir.

Çocukluğunu yaşamak doğayla,- doğanın bir parçası olarak yaşamaktır.

Çocukluğunu yaşamak,pedagoji biliminin ilkelerine riayet edilen bir evde,köyde,şehirde ülkede büyümektir.O pedagoji bilimi ki sadece kitaplarda ve bilimsel makalelerde kaldığında hiç kimseye faydası dokunmaz.O pedagojinin evlere,okullara,hayata girmesi;anne babalara dokunması gerekir.Hiçbir çocuk tesadüfi şartlarda,yeteriz anne babalık tutumlarına maruz kalmamalı,çocuğun sağlıklı büyümesi asla şansa bırakılmamalıdır.

Bu da ancak planlı, programlı çocuk politikaları ile olur.

Türkiye 2020 itibariyle,yüzde 27.5’e ulaşan çocuk nüfusu oranıyla tüm Avrupa ülkelerinden öndedir.Yani Türkiye nüfusunun 3’te 1’i çocuktur. ÇOCUKLAR ÜLKESİ’nde yaşıyoruz. Sayılar bazen bir zenginlik bazense çaresizliktir.Hatta çoğu zaman dezavantajdır. Büyük topraklar gibidir büyük sayılar.Fazla sorumluluk gerektirir. Hesap kitap gerektirir.Yoksa tüm araziyi ayrık otları kaplar. Çocuklar ülkesi olan ülkemiz umarım ‘çocukluk ülkesi’ne daha çok yatırım yapar.

  • Beğen
YORUM YAZIN