Ülkemizde Kadınların Statüsü
11.01.2021 - 14:02

KAMİLE MARAKOĞLU

KAMİLE MARAKOĞLU

Eğitimde hala istediğimiz düzeyde maalesef değiliz.

Ülkemizde Hacettepe Üniversitesinin yürüttüğü, ilki 1965 de sonuncusu 2013 de yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) tüm kadınlardan bilgi toplanan, kapsamlı bir Nüfus Sağlık araştırmasıdır. Bu verilere göre; 1998 yılında, ilkokula hiç gitmemiş ve okuma yazmaları eksik kadınlarımızın sıklığı % 40 iken, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre kadınlarımızın % 28’inin hiç eğitimi yok, yani ya okuma yazmaları eksik ya da ilkokulu tamamlayamamışlar. Bu durum Batı Anadolu da % 17 ile en düşük, % 48 ile Güneydoğu Anadolu da en yüksektir. Türkiye’de kentlerde yaşayan kadınların kırsal alanlarda yaşayanlara oranla daha eğitimli olduğu görülmektedir. Kentlerde yaşayan kadınlarımızın yüzde 35’i en az lise mezunudur; ancak kırsal alanlarda yaşayan kadınlar arasında bu oran sadece yüzde 13’tür. Son 20-30 yılda Türkiye’de eğitimin yaygınlaşmasına bağlı olarak, genç kadınların kendilerinden daha ileri yaştaki kadınlara göre daha eğitimli oldukları görülmektedir. 1997 yılından itibaren zorunlu eğitimin 5 yıldan 8 yıla çıkarılması genç kuşaklarda eğitim düzeyinin artmasına neden olmuştur. Ama eğitimde hala istediğimiz düzeyde maalesef değiliz.

Kadınların Çalışma Durumları Değerlendirildiğinde;

Kadınların yüzde 31’inin çalışmakta olduğu görülmektedir. Çalışma durumu ile medeni durum arasında bir ilişki değerlendirildiğinde; boşanmış, ayrılmış veya eşi ölmüş kadınlarda çalışanların oranı, hiç evlenmemiş ve halen evli olanlara oranla daha yüksektir. Çalışan kadınların yüzde 88’i özel sektörde, yüzde 12’si ise kamu sektöründe çalışmaktadır. Türkiye’de 2013 yılında kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı % 9, Kadın hâkim oranı ise % 36, Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı % 28, Kadın polis oranı yıllara göre bir değişiklik göstermeyerek % 5 olarak bulunmuştur. TNSA 2013’e göre çalışan kadınların yüzde 70’inin 6 yaşından küçük bir çocuğu bulunmaktadır. Kadınların yüzde 30’unun ise 6 yaşından küçük iki ya da daha fazla çocuğu vardır; Bu nedenle çocuk bakımı bu çalışan kadınlar için işgücüne katılım açısın- dan önemli bir konudur.

Doğurganlık Hızı Azalıyor!

Türkiye’de 1978’den beri hem doğurganlık hızı, hem de örüntüsü değişmekte. 1970’lerin sonunda 4 doğumun üzerinde olan toplam doğurganlık hızı, 1980’lerin sonunda 3 doğuma düşmüş; 1990’lı yıllarda ise 2.6 doğum düzeyinde durağanlaşmış. Bu durağanlık, son 10 yılda tekrar bir azalma eğilimine dönüşmüş, TNSA-2008 döneminde doğurganlık 2.16 düzeyine kadar gerilemiş. Her ne kadar, TNSA- 2013’de doğurganlık hızı 2.26 olarak bulunmuşsa da, bu hız TNSA-2008’de elde edilen 2.16 değerinden çok az yüksek (istatistiksel olarak farklı değil). Bu durum, Türkiye’de doğurganlıktaki azalma eğiliminin durduğunu gösteriyor. Ancak daha uzun dönemli bir karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’de son otuz beş yılda, yani 1978-2013 döneminde, toplam doğurganlık hızının belirgin bir şekilde düşerek, yaklaşık olarak yarı yarıya azaldığı görülüyor.

Çocuk Gelinler Hala Önem Arz ediyor! Kadınların yüzde 68’inin evli, yüzde 28’inin hiç evlenmemiş, yüzde 3’ünün boşanmış veya ayrılmış ve yüzde 1’inin eşlerinin ölmüş olduğu görülmektedir. Tüm kadınlarımızın yüzde 4’ünün 15. yaş gününden önce evlendikleri, yüzde 2’sinin 15-19 ve yüzde 9’unun 20-24 yaş arasında evlendikleri tespit edilmiştir. Bu bulgular Türkiye’deki kadınların önemli bir kısmının bu yaşlarda henüz evlenmediğini ama çocuk gelinlerin % 6’lık bir oranla hala önemli bir sorun olarak gündemde olduğunu göstermektedir.

Kadınlar Ülkemizin Geleceği ve Sağlıklı Nesillerimizin Temelidir. Dünya ve Ülkemiz Kadınlarının Daha İyi Statülerde Yer Almaları Dileklerimle Tüm Kadınların Dünya Kadınlar Gününü Kutluyorum.

  • Beğen
YORUM YAZIN